6 Nisan 2009 Pazartesi

Kırpık ve ölüm

12 mart
artık Kırpık yok...
13 mart
artık Kırpık'ın olmadığını öğreniyorum. sırılsıklam yağmur yağıyor... nereye gömdüler bilmiyorum ama susamıştır Kırpık...iyi ki yağmur yağıyor. yaşam/ölüm/yaşam... bu döngü hiç durmuyor. iyi ki yağmur yağıyor, hayat böylece Kırpık için ve henüz toprağa girmiş herşey, herkes için yeniden tertemiz, ıpıslak başlıyor.

adına dört yıl dediğimiz onca zamandan sonra, ölüm bir anda oluyor. bunu kabul etmek çok zor, oysa belki de o sıradan hayatlarımızdaki en ve hatta tek gerçek şey ölüm...

o kendinden büyük sarı-yeşil-siyah gözlerin, o topak topak tüylerin, musluktan su içmelerin, o kendine has dilin, her derdini dile getirişin, konuşuşun yani, o kapalı kapılara karşı tahammülsüzlüğün, kuşlar karşısındaki çaresizliğin, o katıksız saflığın, o güzel yüzün...bunların hiçbiri yok artık..bol yağmur, bol gözyaşı, bir mama kabı, büyük bir hasret, bir iç sızlaması, bir eksiklik, bir sürü acaba, bir sürü keşke ve eninde sonunda düpedüz bir ölüm var elimizde...

iyi ki yağmur yağıyor...sevgim gökyüzünden saçlarıma, saçlarımdan ayaklarıma, ayaklarımdan toprağa ve sonunda onun altındakilere sızıyor...baharda köklere tutunup çiçek açacak sevgim...

kokular, bize yeraltından gelen selamlardır belki de...
Mart 2006

Hiç yorum yok: