3 Nisan 2009 Cuma

Bir dilek tuttum...

Bir dilek tuttum...umutla...bugün blogda ilk günüm...burası bu umudu aktarabileceğim, yükümü azaltabileceğim, hayatı olduğu gibi kabul edip, bunu her sözcükte yeniden üretebileceğim bir yer olsun...dilimden hep güzellikler, hep ışık, hep hayal aksın...rengini meyvelerden alsın, akışkanlığını nehirlerden...bulut ağırlığında, rüzgar hafifliğinde olsun...içinde aşk olsun...

6 yorum:

Adsız dedi ki...

Dilek tutmak hayal kurmaktan daha guzel bazen. Sanki hayal uzak ama dilek yakin gibi geliyor insana, olucakmis gibi. Ya olursa gibi.

Umarim ki tum dilekler gerceklesir, hepimiz icin. : )

Anlatan Taş dedi ki...

Değil mi? Dilek çok güzel birşey, dua gibi...Hayal bir kişilik, dilek herkes için gibi..İyi bir dilek tutarsak, bu dilek tüm evrene, her köşesine çarpar, çarptığı herşeyi değiştirir, güzelleştirir ve eninde sonunda yola, başladığı yere geri döner, değişmiş ve değiştirmiş olarak...Bir dilek bir kişidir yani ve bir kişi tüm evreni değiştirebilir... Gerçekleşse de gerçekleşmese de... Ve aslında gerçekleşmiştir bile, ağzımızdan çıktığı anda...Ben buna "iyi dilekler teorisi" diyorum.. :)

Herkese iyi dilekler diliyorum ben de... :)

emre dedi ki...

yazının gücü ne ilginç değil mi? bir de kalıcılığı... Gökçe bunu yazmış, üstünden 1603 gün geçmiş, Emre şimdi okumuş ve pek iyi hissetmiş. mesela 1603 gün önce okusa pek naif vs. bulabilirmiş de tam da 'şimdi' görmesi gerekiyormuş zaten.

Özellikle de yapılan yorum ve gökçe'nin cevabı ona çok iyi gelmiş bu arada. emre, 'iyi dilekler teorisi'ni de çok tutmuş!!!

Ann-Thannath dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
Anlatan Taş dedi ki...

1603'ü sayan o koca kafayı öperler.. Neler oluyor acaba, blog beni geri çağırıyor sanki.. şimdi 1603 gün sonra resmen edilmiş bir sürü şahitliğim var.. iyi dilekler teorisi gerçek..

emre dedi ki...

evet çağırıyor; sesi duyuyor musun? uğultu gibi, böyle net değil sanki ne dediği ama çağırdığı kesin, duyuyo musun?